İnsan bir kimseden intikam almaktan aciz kaldığı zaman, yutulan öfke içe döner, orada birikir ve en sonunda kine dönüşür. Kin öfkenin zehirli bir meyvesidir. Kin duyan kimse din kardeşinin yüzüne gülmez, onunla yumuşak konuşmaz, onu önemsemez, ona acıyıp merhamet etmez ve ihtiyacını görmez.
Onunla birlikte bir hayır işini yapmaya yanaşmaz. Onun iyiliklerini söylemez ve ona iyi davranılmasını tavsiye etmez.Bütün bunlar kin duyan müminin manevi derecesini düşüren, ona büyük sevaplar kaybettiren ve ona çok sayıda günahlar kazandıran kötülüklerdir.
Halbuki, Allah-u Zülcelal’i arayan, O’nun sevgisiyle birleşen ve O’nun zikriyle dost olan kalplerde kin ve düşmanlıktan eser kalmaz.
Enes radiyallahu anh’in anlattığına göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “Şu vadiden cennet ehlinden bir adam çıka-gelecek.” buyurdu. Derken (Gerçekten) bir adam çıkageldi. Bunun üzerine adama ameli soruldu.Adam:
“Ben hiçbir müslümana ne kin besler, ne de Allah’ın ona verdiği ni’metten dolayı hased ederim.” dedi. (Ahmed b. Hanbel, Bezzar)
Buna göre her insan kinden uzak durmalı ve Allah-u Zülcelal’in kullarına şevkatli davranmalıdır.
Bu sıfatı elde etmek içinde hem Allah-u Zülcelal’den istemeli ve hem de bunun için gayret sarfetmelidir.
Seyda Muhammed Konyevi Hz.
Ebedi Hayatın Huzuru, Reyhani Yayınları